aziz nesin’le beraber dall-e’den bizi var etmesini istedik


her insan bu dünyada var olduğunu kendine göre bir yol bulup başkalarına anlatmak zorundadır. yoksa anlamı kalmayan hayat bir saçmalık olur…. bir insanin yaşamakta olduğunu salt kendisinin bilmesi yetmez… bir insanin bu dünyada var olduğunu, yaşadığını başka insanların da bilmesi gerekir ve bunu nice çok insan bilirse o insan o denli çok vardır.

çok güzel bir alıntı değil mi? peki sen kaç adet varsın? kaç kişi senin varlığından haberdar? nasıl var olduğunu insanlara haber ediyorsun?

ben, mesela; arada bu bloga gelip öylesine birşeyler yazıp gidiyorum. belki birilerinin yolu yanlışlıkla buraya düşer de varlığıma şahit olur. yusîv da öyle yapıyor. o da hep var olacak. hem de dünyanın en güzel lisanıyla var olacak. fonda kürtçe bir melodiyle.

bu arada dall-e diye biri bu aralar. tanışmmışsındır. ona da var olduğumu kaydetmesini istiyorum. zihinsel dünyamı resmetmesini emrediyorum mesela. emre amade birisidir, itiraz etmez. çalışmalarında mutlu çizmiyor ama başarılı.

dall-e: kimi çizelim efendimiz?

cînorek: ‘kargalara öğretmenlik yapan, başında afrika’nın bir yerlerine ait turbanı ile hüzünlü bir adam; maud lewis tarzi pastoral bir tablo’ olsun lütfen.

dall-e: emredersiniz, efendimiz.

bugün de var olduk. kalın sağlıcakla.

bu arada baştaki alıntı aziz nesin’den. bak aziz nesin de bu vesileyle biraz daha var oldu.

Çay içer miyiz!!!!!